05.08.2020 11:15

Tüm dünyada insanlar hızla birbirine dönüşüyor…

İnsanlar birbirlerini taklit eder. Bu yazısız kuralın etkisi, yasal sınırlamalardan bile daha güçlü.

Tüm dünyada insanlar hızla birbirine dönüşüyor…

 

İnsanlar birbirlerini taklit eder. Bu yazısız kuralın etkisi, yasal sınırlamalardan bile daha güçlü. Yapılan araştırmalara göre, çevremizdeki insanları tanıdıkça, onlar gibi davranmak kaçınılmaz hale geliyor. Bağış ve yardım yaparken bile ölçüyü, etrafımızdakilerin ne kadar katkıda bulunduğuna göre belirliyor ya da sınırlıyoruz…

 

 

Sunday Times'ın geçmişteki bir haberine göre, sıradan gibi görünen güncel entelektüel düşünceler, siyaseti doğrudan şekillendiren faktörler olarak öne çıkar.

 

Gazete, kırk yıl önce ekonomiye odaklanmış entelektüel düşüncelerin siyasi şekillenmeye hakim olduğunu, şimdi ise buna toplumsal psikoloji etmeninin de eklendiğini belirtiyor.

 

Toplumsal psikolojinin yeterince dikkate alınması halinde, bir toplumun baskı ve zorlamaya maruz bırakılmadan kolayca değiştirilebileceğini öne süren gazete, bu düşünce ve etkileşimleri beş ana başlıkta toplamış:

1.Toplumsal Kurallar: İnsanlar birbirlerini taklit eder. İlginçtir ki, bu yazısız kurallar topluluğunun etkisi, yasal sınırlamalardan bile daha güçlü. Aslında bağış ve yardım yaparken bile ölçüyü, etrafımızdakilerin ne kadar katkıda bulunduğuna göre belirliyor ya da sınırlıyoruz. Yapılan araştırmalara göre, çevremizdeki insanları tanıdıkça, onlar gibi davranmak kaçınılmaz hale geliyor. Böylece toplumsal kurallar, yasal sınırlamalardan daha etkili oluyor.


2. Durum Teorisi: İnsanlar farklı durumlarda farklı tepkiler ve davranışlar içine girer; beklentilere ve grup kurallarına bağlı kalmayı tercih ederler. En bilinen akademik çalışmalardan biri olan Stamford hapishane deneyine göre, insanlara gardiyan ve mahkûm gibi değişik konumlar ve sıfatlar verildiğinde, davranışları da otomatik olarak değişim gösteriyor. Durum teorisini net bir şekilde açıklayan bu deney, üzerimize yüklenmiş konum ve sıfatların, farklı davranışlarımızın kaynağı olduğunu ortaya koyuyor.

3. Karşılıklı Özveri: Başkalarına yardım ediyoruz, çünkü karşılığında bir şeyler bekliyoruz ve beklentilerimizin karşılanması için de, benzer şekilde özverili olmamız gerektiğine inanıyoruz. Bunun işler hale gelmesi için de, oyun teorisinden yola çıkarak, içinde bulunduğumuz etkileşimlerin sonsuza kadar gideceği tahminiyle hareket ediyoruz.

4. Bakış Açısı Teorisi: Varsayımlar ve bakış açısı, bireylerin kararlarını nasıl verdiklerini en iyi açıklayan teori. Özellikle ekonomi, varsayımlarla hareket edilmesi nedeniyle, son otuz beş senedir en ilginç zamanlarını yaşıyor. Bakış açısı, insanların riskleri kafalarında nasıl tarttıklarını açıklıyor.

5.Bilişsel çelişki: Yapılan bir araştırmaya göre, insanların verdikleri sözleri çarpıtma ve bu şekilde isteklerine daha uygun hale getirme eğilimleri bulunuyor. Teorinin en önemli yanı, insanların verdikleri sözleri, sözlü ve yazılı olarak tutmaya çalışması. Bilişsel çelişki bu yönden ele alındığında, örneğin, evlilik kurumunun varlığı açıklanabiliyor.

 

Sunday Times’ın haberinde yer alan saptamaların haklılığı, kendi tercih ve görüşlerimize bağlıdır. Bu düşüncelere katılmayabiliriz de.

 

“Uygarlık çeşitliliği” yerini “tek uygarlılığa” bırakıyor.

 

Ancak bir gerçek var ki; her bir toplumun kendi uygarlığını oluşturması, yüzyıllarca süren upuzun bir zaman dilimini gerektirdi. Kültürler, inançlar, fikir birlikleri, ırklar, coğrafi ve yaşamsal şartlar, asırlarca devam eden süreçlerde, her toplumun kendine özgülüğünü, kendi karakteristiğini ortaya çıkardı.

 

Günümüzde ise değişimler, “her on yılda bir” gibi kısa zaman dilimleri içerisinde ve tüm dünyayı içine alarak gerçekleşiyor. Toplumlar her geçen gün birbirine daha benzer hale gelirken, “uygarlık çeşitliliği” yerini “tek uygarlılığa” bırakıyor. Dünya insanları hızla birbirine dönüşüyor.

 

Kanımca, birkaç on yıl sonra, Kanada’da, Özbekistan’da, Mısır’da, Meksika’da, Polonya’da, İran’da, Macaristan’da, Sudan’da ya da Sidney’de yaşayan insanların yaşam şekilleri, eğitim düzeyleri ve eğlence anlayışları, neredeyse aynılaşacak.

 

Şüphesiz bunun çeşitli nedenleri var. Hızlanan ulaşım imkanları, globalleşen ticaret ve tüketim alışkanlıkları, finans yatırımlarının küreselleşmesi, adına sosyal medya denen yeni bir mecra, kültürel yakınlaşmalar ve elbette kitle iletişim araçlarının bu denli gelişmişliği, en başa yazılacak nedenler arasında yerini alıyor.

 

Kendini sürekli yenileyen dünyada, üstlenilen roller, konumlar ve sıfatlar da sürekli yenileniyor.

 

Konumlarımız ve sıfatlarımızın, davranışlarımızı şekillendirdiği bir gerçek…

 

Ancak tutum ve davranışlarımızın konum ve sıfatlarımızı şekillendireceği de, akılda tutulması gereken bir başka gerçek...

 

Yorumlar

Yorumunuz alındı!

Yorumunuz başarıyla kaydedilmiştir ve onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

İsim gerekli!

Mesajınızı yazınız!

Henüz yorum yapılmamıştır.