Philips Türkiye, 2025 Sağlık Trendleri Araştırması sonuçlarını paylaştı
Philips Türkiye'nin Ipsos Türkiye iş birliğiyle hazırladığı Sağlık Trendleri Araştırması, bireylerin sağlıkla ilişkisini yeniden tanımlayan önemli bulgular sunuyor. Araştırma, insanların sağlıklı kalmak için daha çok çaba gösterdiğini, teknolojinin sağlık alanında güven kazandığını ve sürdürülebilirliğin sağlık sistemlerinde öncelikli hale geldiğini gösteriyor.
Philips Türkiye'nin Ipsos Türkiye iş birliğiyle beşincisini gerçekleştirdiği Türkiye Sağlık Trendleri Araştırması, toplumun sağlık anlayışına, alışkanlıklarına ve geleceğin sağlık eğilimlerine ışık tutuyor. Bireysel farkındalığın yükselişi, sağlık davranışlarındaki değişim, teknolojinin sağlıkta artan rolü ve sürdürülebilirliğin sağlık sistemlerinde kazandığı önem bu yılın dikkat çekici sonuçları arasında yer alıyor.
“Amacımız, daha fazla insana daha iyi bir sağlık hizmeti ulaştırmak”
Araştırmayla ilgili değerlendirmede bulunan Philips Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak, “Beşinci kez gerçekleştirdiğimiz Sağlık Trendleri Araştırması, toplumun sağlık anlayışında önemli bir dönüşüm yaşandığını gösteriyor. Dijital sağlık teknolojileri ve yapay zekâ, sağlık profesyonellerinin üzerindeki yükü hafifletiyor, sağlık profesyonellerinin daha fazla kişiye ulaşabilmeleri için zaman veriyor, bireylerin ise kendi sağlıklarını daha bilinçli yönetmelerine destek oluyor. Philips olarak Türkiye'de 95 yıldır faaliyet göstermekten büyük gurur duyuyoruz. Teknolojiyi, insanların yaşamlarını iyileştirmek ve daha fazla kişiye daha iyi sağlık hizmeti sunmak amacıyla geliştiriyor; bunu yaparken sürdürülebilirliği inovasyonun ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz” dedi.
Kendini sağlıklı hissedenlerin oranı azalıyor ama sağlıklı yaşam için gösterilen çaba artıyor
Sağlık Trendleri Araştırması'na göre, pandemi döneminde artan toplumsal sağlık bilinci, yerini bireysel farkındalığın güçlendiği bir döneme bırakıyor. 2019'da toplumun yüzde 89'u sağlık durumunu “iyi” ya da “çok iyi” olarak değerlendirirken bu oran 2025'te yüzde 62'ye geriledi. Buna karşın bireylerin sağlıklı yaşam için gösterdikleri çaba belirgin biçimde artıyor. Toplumun yüzde 84'ü sağlıklı kalmak için çaba gösterdiğini, yüzde 78'i doktor tavsiyelerine uyduğunu, yüzde 73'ü ise sağlığı için gerekli harcamayı yapmaya hazır olduğunu ifade ediyor.
Araştırma, bireysel farkındalığın farklı alanlarda da güçlendiğini gösteriyor. Toplumun yüzde 61'i uzun ve sağlıklı yaşam (longevity) kavramı hakkında bilgi sahibi olduğunu belirtiyor.
Kalp sağlığı için düzenli kontrole gidenlerin oranının yüzde 29'a, çocuklarının kalp sağlığı için düzenli kontrol yaptıran ebeveynlerin oranının ise yüzde 45'e yükseldiği görülüyor. Ağız ve diş sağlığıyla ilgili farkındalıkta da önemli bir artış bulunuyor. Ağız ve diş sağlığının kalp sağlığıyla ilişkili olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 56'dan yüzde 68'e çıkarken, katılımcıların yüzde 81'i ağız ve diş sağlığının genel sağlıkla ilişkili olduğunu belirtiyor.
Sağlıkla ilgili farkındalıkta en çok öne çıkan konulardan biri de uyku oldu. Toplumun yüzde 78'i düzenli uykunun sağlığa etkisi konusunda bilgi sahibi olduğunu söylerken, yüzde 54'ü uykuya dalmakta zorlandığını, yüzde 52'si gece sık uyandığını ifade ediyor.
Teknoloji ve yapay zekâ güven kazanıyor, dijital sağlık hizmetleri yaygınlaşıyor
Araştırma sonuçlarına göre toplumun büyük çoğunluğu, teknolojinin sağlığı daha erişilebilir ve etkili hale getirdiğine inanıyor. Katılımcıların yüzde 74'ü teknolojinin hastalıkların tedavisini kolaylaştırdığını, yüzde 84'ü ise kişisel sağlığın yönetiminde önemli fayda sağladığını belirtiyor. Ayrıca toplumun yüzde 51'i, yapay zekânın teşhis ve tedavi süreçlerine anlamlı katkı sağlayacağına inanıyor.
Araştırma, teknolojinin yalnızca tedavi süreçlerine değil, sağlık sisteminin işleyişine de önemli katkılar sağladığını ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 59'u sağlık profesyonellerine hızlı erişimi, yüzde 57'si verilere kolay ulaşımı, yüzde 54'ü ise bilgilerin tek noktada toplanmasını öne çıkarıyor.
Uzaktan sağlık hizmetleri artıyor, doktorla temas önemini koruyor
Tele-sağlık hizmetleri, dijital sağlık dönüşümünün en görünür alanlarından biri olarak öne çıkıyor. Araştırmaya göre 2023'te yüzde 19 olan tele-sağlık bilinirliği 2025'te yüzde 28'e yükseldi. Tele-sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı ise yüzde 81'e ulaşarak dikkat çekici bir artış gösterdi. Toplumun yüzde 77'si, tanı ve tedavi süreçlerinde fiziksel muayenenin gerekli olduğunu düşünüyor. Bu da teknolojiye duyulan güven artsa da doktorlarla yüz yüze iletişimin öneminin güçlü biçimde korunduğunu gösteriyor.
“Teknoloji, sağlık hizmetlerini daha verimli ve insana dokunan bir yapıya dönüştürüyor”
Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksoy, “Philips Türkiye Sağlık Trendleri Araştırması, bireylerin kendi sağlıklarını yönetme bilincinin belirgin biçimde yükseldiğini gösteriyor. İnsanlar artık sağlığı yalnızca hastalıkla ilişkilendirmiyor; sağlıklı kalmayı ve iyi olma halini yaşamlarının merkezine koyuyor. Bu noktada dijital sağlık teknolojileri ve yapay zekâ, hekimlerin kısa sürede doğru teşhise ulaşmasını sağlıyor, onlara hastalarına daha fazla zaman ayırma imkânı veriyor. Teknoloji, sağlık hizmetlerini daha verimli, erişilebilir ve insana dokunan bir yapıya dönüştürerek sürdürülebilir bir sağlık anlayışının temelini oluşturuyor” dedi.
Sürdürülebilir sağlık anlayışı güçleniyor
Araştırmaya katılanların yüzde 65'i sürdürülebilirliğin sağlık sektöründe öncelikli bir konu olması gerektiğini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 46'sı sürdürülebilir sağlık hizmetlerini “çevreye zarar vermeyen”, yüzde 42'si ise “çevresel etkisi olumlu” hizmetler olarak tanımlıyor. Ayrıca her iki kişiden biri, sürdürülebilir uygulamalara sahip şirketlerden ürün veya hizmet satın alma eğiliminde olduğunu belirtiyor.
Etkinliğin moderasyonunu üstlenen ve “Yapay Zekâ ile Sağlıklı Gelecek” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, “Sağlık artık yalnızca bireyin değil; toplumun ve gezegenin geleceğiyle bağlantılı bir kavram. Güçlü sağlık sistemlerinin temelinde teknoloji yer alıyor. Veri ve yapay zekâ, proaktif sağlık dönemini başlatarak insanların hastalanmadan sağlıklı kalmasını ve yaşam süresini kaliteli biçimde uzatmasını sağlayacak. Bu, veri odaklı sağlık devriminin habercisi” ifadelerini kullandı.
Philips Sağlık Trendleri Araştırması, Türkiye'de sağlık bilincinin yeniden tanımlandığı bir döneme işaret ediyor. Bireyler artık yalnızca hastalıklardan korunmaya değil, daha iyi daha sürdürülebilir bir yaşam kalitesine odaklanıyor. Dijital teknolojiler ve sürdürülebilir çözümler, bu yeni sağlık ekosisteminin merkezinde yer alıyor.
Sağlık Trendleri Araştırması Detaylı Bulgular
Genel Sağlık:
* Toplumun dörtte biri kronik bir sağlık problemiyle yaşıyor.
* Sağlık durumunu “iyi/çok iyi” olarak değerlendirenlerin oranı 2019'da yüzde 89 iken 2025'te yüzde 62'ye geriledi.
* Katılımcıların yalnızca yüzde 46'sı kendini “iyi” hissediyor; bu farkındalığın artmasına rağmen genel sağlık hissinin zayıf kaldığını gösteriyor.
* Toplumun yüzde 84'ü sağlıklı kalmak için çaba gösteriyor; yüzde 78'i doktor önerilerine uyuyor, yüzde 73'ü sağlığı için harcama yapmaya hazır.
* Sağlık üzerindeki etkisi konusunda en fazla bilgi sahibi olunan unsur yüzde 78 ile “düzenli uyku”. Uyku kalitesinden memnun olduğunu belirtenlerin oranı ise yüzde 59.
* Uyku apnesi ciddi bir sorun olarak görülüyor (yüzde 69), fakat katılımcıların yüzde 37'si tedavi gerektirmediğini, yüzde 28'i test yaptırmaktan çekindiğini ifade ediyor.
* Toplumun yüzde 61'i sağlıklı yaşam (longevity) konusunda detaylı bilgiye sahip; yüzde 55'i dengeli beslenmeye, yüzde 51'i uyku düzenine dikkat ediyor.
* Kalp sağlığı için düzenli kontrole gidenlerin oranı yüzde 29, çocuklarının kalp sağlığını düzenli kontrol ettiren ebeveyn oranı yüzde 45'e ulaştı.
* Ağız ve diş sağlığının kalp sağlığı ile ilişkili olduğu düşünenlerin oranı yüzde 56'dan yüzde 68'e yükseldi.
* Katılımcıların yüzde 81'i ise ağız ve diş sağlığının genel sağlıkla ilişkili olduğunu düşünüyor.
* Sağlık merkezi seçiminde en belirleyici faktör doktor kadrosunun kalitesi (yüzde 36); teknolojik altyapıya verilen önem ise artış gösterdi (yüzde 17).
Yapay Zekâ ve Dijital Sağlık:
* Toplumun yüzde 51'i yapay zekanın teşhis ve tedavi süreçlerine katkısı olacağını düşünüyor.
* Yapay zekâ kullanımına dair en yaygın endişeler: veri güvenliği (yüzde 49), yanlış teşhis riski (yüzde 48) ve hatalı veri kullanımı (yüzde 44).
* Katılımcıların yüzde 74'ü teknolojinin tedaviyi kolaylaştırdığını, yüzde 84'ü kişisel sağlık yönetiminde etkili olduğunu düşünüyor.
* Teknolojinin en büyük avantajları: sağlık profesyonellerine hızlı erişim (yüzde 59), verilere kolay ulaşım (yüzde 57) ve bilgilerin tek noktada toplanması (yüzde 54).
* Tele-sağlık bilinirliği 2023'te yüzde 19 iken 2025'te yüzde 28'e yükseldi; memnuniyet oranı yüzde 81.
* Tanı alma oranı yüzde 68'den yüzde 82'ye, tedaviye başlama oranı yüzde 66'dan yüzde 83'e çıktı.
* Katılımcıların yüzde 77'si tanı ve tedavi için fiziksel muayenenin hâlâ gerekli olduğunu düşünüyor; teknolojiye güven artsa da geleneksel yaklaşım güçlü biçimde korunuyor.
* Katılımcıların yüzde 68'i kişiselleştirilmiş veri analizlerini, yüzde 63'ü akıllı takip cihazlarını uzun ömür açısından en etkili teknolojiler olarak görüyor.
Sürdürülebilirlik:
* Toplumun yüzde 65'i sürdürülebilirliğin sağlık sektöründe öncelik olması gerektiğine inanıyor; bu oran 2023'e göre anlamlı biçimde artmış durumda.
* Katılımcıların yüzde 53'ü sürdürülebilir şirketlerden ürün ya da hizmet alma eğiliminde; bu da sürdürülebilirliğin tüketici kararlarını doğrudan etkilediğini gösteriyor.
* Ürün ve hizmetlerde sürdürülebilirlik açısından en çok dikkat edilen unsurlar: uzun ömürlülük (yüzde 77), çevre dostu malzeme (yüzde 76) ve geri dönüştürülebilirlik (yüzde 75).
* Karbon ayak izini azaltma, farkındalığı yüksek olmakla birlikte diğer unsurlara göre daha geri planda (yüzde 65).
Araştırma Künyesi:
Araştırma, IPSOS Araştırma ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. tarafından Philips Türkiye için gerçekleştirilmiştir. Sağlık Trendleri Araştırması çerçevesinde kantitatif aşamada genel kamuoyu paydaşı ile Nisan-Mayıs 2025 aylarında toplam 1226 görüşme gerçekleştirilmiştir. Türkiye kentsel nüfusu NUTS1 düzeyinde temsil eden 12 bölgede, 15-64 yaş grubu kadın ve erkeklerle görüşmeler tamamlanmıştır.
Yorumlar
Yorumunuz alındı!
Yorumunuz başarıyla kaydedilmiştir ve onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.











