Bülent BİRİCİK

27.12.2018 11:35

Aşırı doz medya ve papağan Bahtiyar’ın ölümü

Hepimiz oradaydık, her şey gözlerimizin önünde oldu. İçinden medya geçen hayatlardan bazılarının ‘sıradan insan’ kimliğini yitirip nasıl ‘tanınmış insan’ olduklarını gördük.
Sonrasında aşırı dozda medyaya maruz kalan bu insanların sıradan insanların dünyasına adaptasyonda güçlük yaşayıp bunalıma sürüklendiklerini de izledik. Üzülenler, bunalıma girenler, gözyaşı dökenler, yitip gidenler.
 
Aşırı dozda medyaya maruz kalan bir adam ve bir papağanın hikâyesini izledik son olarak. Murat ve Bahtiyar… Murat akıl hastanesinde, papağan Bahtiyar artık yok…
 
Önce bu hazin sona ilişkin kişisel fikrimi paylaşmak istiyorum. Aynı gökyüzünü paylaştığımız, aynı atmosferi paylaştığımız herhangi bir canlının bir insan tarafından işkence sonucu öldürülmesi insanlık adına duyulabilecek utançların en büyüğü. Dolayısıyla konuya sadece hayvan sever refleksi penceresinden bakmak yerine, vicdani yaklaşımın daha doğru olacağını düşünenlerdenim.
 
“Murat neden akıl hastanesine düştü?”, “Bahtiyar neden öldü?” gibi sorulardan önce, “Aşçı Murat Özdemir medyaya hiç bulaşmadan sıradan bir yaşam sürseydi bunlar yaşanır mıydı, yaşansaydı bu olay günlerce konuşulur muydu?” sorusunun sorulmasının daha isabetli olacağını düşünenlerdenim.
 
Bu ülkede yüzü medya görmemiş bir sürü olayda hayvanlara işkence ediliyor, kendince bir hikâyesi olan sıradan insanlar akıl hastanesine düşüyor. İnsanlar bu olayları bilmiyor, görmüyor mu? Tabii ki görüyor… Ancak tek farkları medyaya yansımamış olmaları… Medyaya yansımayınca sanırım toplumsal vicdan da harekete geçmiyor! 
 
Murat ve papağanının hikâyesinde görüyoruz ki, medyada bir doz aşımı yaşanarak topyekûn harekete geçilmiş, kamu vicdanı derinden sarsılmış, herkes kendince olaya müdahil olmak için bir sebep bulmuş. Üstelik bu ülkede vicdanları kanatacak sayısız olay yaşanırken…
 
İşte atılan başlıklardan bazıları: “Bahtiyar Olamadı”, “İşkence Gören O Papağan Öldü”, “Acı Çığlıklarıyla Hatırlanacak”, “Papağan Bahtiyar Hayatını Kaybetti”, “O Papağan Öldü…”
Devletimizin televizyonu TRT Haber’in internet sitesi bile kendince olayı haberleştirerek “Papağan Bahtiyardan kötü haber geldi” başlığıyla okuyucularına sunmuş.
 
Herkes bir şeyler karalar da Ekşi Sözlük yazarları ortalığı boş bırakır mı? Onlar da hemen olayın ertesi günü yaptıkları entry’larla konuya yaklaşımlarını kaleme almışlar. İşte o paylaşımlardan ikisi: “Bir psikopat tarafından işkence görmüş ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmiştir. Garibandı, masumdu, suçsuzdu, koruyamadık.”, “Sahibine prim yaptıran bizlerin de suçu vardır. Şu ülkede o kadar gereksiz kişilere prim yaptırıyoruz ki. Bu da bize ders olsun.”
 
Bu paylaşımlara katılmamak elde değil, ancak asıl beni şaşırtan olay, konuya Tarım Bakanı’nın da müdahil olmasıydı. Bakan bey sosyal medya paylaşımında: "Çok üzgünüm. Elimizden gelen her şeyi yaptık ama maalesef kaybettik. Hayvanlarımıza yönelik şiddetin takipçisi olmaya devam edeceğiz” diyerek fikrini beyan ediyordu.
 
Durun daha bitmedi… Bir medya ünlüsünün salya, sümük gözyaşlarıyla çektiği videoya ne demeli? Bu ünlümüz sosyal medya hesabından paylaştığı videoda papağanı kastederek “Jako tutunamadı hayata, ayrıldı aramızdan, bu kötü dünyadan gitti” diyordu.
 
Sosyal medyada #bahtiyar hashtagi ile yapılan paylaşımlar ise sayfalar dolusu yer kaplıyordu. Ülkeyi derinden üzen şehit haberleri, trafik kazaları, toplumsal şiddet, maden kazaları gibi olaylarda ortaya çıkan kamuoyu duyarlığı sosyal medyada adeta çığ gibi büyümüştü. 
 
Tamam, olayda psikopat bir kişiliğin dengesiz tavırları ve bunun sonucunda bir hayvanın işkence ile ölümü söz konusu. Tabii ki bu yaşananları hafife almamak gerekiyor. Lakin şu önemli soruları da sormak gerekiyor…
 
Medyanın olaya atfettiği önem sizce de biraz abartılmadı mı?
 
Kimi olaylarda toplumsal vicdanın işletilebilmesinde ölçü medyada yer almak mı?
 
Medyada bilinirliği olan kişilerin, medyada popüler olan konularda fikir beyan etme yöntemiyle durumdan vazife çıkarma girişimleri fazlasıyla sırıtmıyor mu?
 
Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi başta sosyal medya olmak üzere medyanın olaylara bakış açısında yaşanan doz aşımı, o olayın sahiciliğini perdeleyerek magazinleştirilmesine yol açıyor. Biraz sağduyu lütfen! 

Yorumlar

Yorumunuz alındı!

Yorumunuz başarıyla kaydedilmiştir ve onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

İsim gerekli!

Mesajınızı yazınız!

Henüz yorum yapılmamıştır.