Halef R. VAYIS

12.06.2024 14:07

Aydınlatmanın karanlık yüzü: Kent Işıkları

Yüzyıllardır geceleri kentlerini ışıklandıran insanoğlu, elektrikli lambalardan önce sokaklarını uzun süre yağ lambaları, meşaleler, kandiller ve gaz kullanarak aydınlattı...

 

Gece ışıkları…

Çoğumuz için cazibeli ve gizemli. Şehrin çirkinliklerini örtüyor.

Kendimizi daha güvende hissetmemizi sağlıyor. Dünyanın karanlıkta kalan yüzüne başka başka anlamlar kazandırıyor.

Bunlar işin güzel yanı.

Her zaman olduğu gibi, işin öbür kısmı da var.

İnternet gazetesi A24’ün, dış haberler servisinden Gürkan Vayıs, konuyu işte o yanıyla ele alan araştırmaları bulmuş ve gazetesine taşımıştı. Yazının yukarıdaki başlığı onun…

 

Işığı her zaman iyi şey olarak algılarız…

Yüzyıllardır geceleri kentlerini ışıklandıran insanoğlu, elektrikli lambalardan önce sokaklarını uzun süre yağ lambaları, meşaleler, kandiller ve gaz kullanarak aydınlattı.

Günümüz kentlerinin ışıkları ise özellikle metropollerde, karanlık geceleri neredeyse gündüze çeviriyor. Sokak ve mekan ışıkları, araba farları ve devasa reklam panoları, karanlık alan bırakmıyor.

Bu durum bazı insanlar için rahatlatıcı olsa da, aslında canlılar bu duruma hala alışık değil. Gece sokak ışıklandırmaları, örneğin hayvanların davranışlarında değişikliklere sebep oluyor…

Alman bilim merkezleri, bu konuya özellikle son yıllarda büyük önem veriyorlar.

2010 yılından beri, Araştırma Bakanlığı ve Berlin Senatosu’nun görevlendirilmesiyle ortak araştırmalar yapan Leibniz Enstitüsü, Helmholz Merkezi ve Berlin Teknik Üniversitesi, konuyu ‘Işık kirliği’ çatısı altında topladı.

Araştırmayı yürütenlerden biri olan Leibniz Enstitüsü’nden Franz Hölker, ışıkla ilişkimizi şöyle özetliyor:

“İnsanın en önemli duyu organı gözüdür. Bu nedenden dolayı ışık, bizim için büyük önem taşır. Bu da ışığı, her zaman iyi bir şey olarak algılamamızı sağlar. Sokak aydınlatmaları, çoğumuzu daha güvende hissettirir. Işıklandırmalar ayrıca refah ve ekonomik düzeyin de göstergesidir. Uzaydan çekilmiş fotoğraflara bakarsanız, en aydınlık bölgelerin en zengin bölgeler olduğunu görürsünüz.”

 

Balıklar ışığa doğru yüzüyor…

Araştırmacılar, modern yaşamda insanların yorgunluk ve mutsuzluklarının da, bu aydınlatmalardan kaynaklanabileceğine değiniyor.

Yeni araştırmalar, kent merkezlerinde yaşayan erkeklerin kırsalda yaşayanlara kıyasla prostat, kadınların ise göğüs kanseri riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Hölker konuyu, “bu sonuçtan yola çıkarak ışığın kansere yol açtığını söylemek mümkün değil. Ancak ışıklı ortamda sağlıklı uyku diye bir şey olamaz. Sağlıksız uyku da hastalıklara yol açar” diye açıklıyor. 

Hölker, ışıkların yıllar içinde insanlar dışında kuş, güve, fare ve yarasa gibi kent hayvanlarının alışkanlıklarını da tamamen değiştirdiğini söyleyip “Bazı balıklar, mesela bazı yılan balığı türleri gece avlanıyor. Suyun üzerinden geçen ışıklandırılmış bir köprü veya yanından geçen yol, bu hayvanlar için kabus niteliğinde. Bazı balıklar ise ışığa doğru yüzüyor. Bu durum, kentlerin su kıyılarında balık birikmesine yol açabilir” diyor. 

Bilim adamına göre, ışık ve aydınlatmaların ekosistemde bir değişikliğe yol açtığı kanısına varılması durumunda; ışıklandırmaların hayvanların bulunduğu park ya da korularda daha az kullanılması ve gecenin bir saatinden sonra tamamen söndürülmesi gerekiyor.

Bilim adamları böyle diyor demesine de…

“Bir dakikalık” elektrik kesintisine bile zor dayanan insanoğlu için bu öneri, pek de kabul görür gibi görünmüyor...

 

twitter.com/halefrvayis 

 


 

 

Yorumlar

Yorumunuz alındı!

Yorumunuz başarıyla kaydedilmiştir ve onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

İsim gerekli!

Mesajınızı yazınız!

Henüz yorum yapılmamıştır.