Halef R. VAYIS

08.06.2022 11:21

Haber bombardımanı muhakemesiz bırakıyor…

Yirminci yüzyılın sözde enformasyon toplumu, belki de önceki yüzyılların tüm toplumlarından daha zayıf bir belleğe ve tarih bilgisine sahip ve bunun nedeni sansür ya da bilgi manipülasyonu değil…

 

Toplumun birçok kesiminde, gündelik meseleler, gündelik hararetli tartışmalar sürüp gider. Bu meseleler genellikle çok kısa ömürlüdür. Sık sık değişirler.

Sorunlar önümüze geldikçe, getirildikçe, biz de onları hararetle tartışır dururuz. Mesele günlük olaydır, ancak ona tarihi önem taşıyan bir olay gözüyle bakılır. Ne var ki, daha bir hafta önce olan ve elbette tarihi önem taşıyan bir başka olay, kolektif benliğimizde fazla yer tutmaz.

Yirminci yüzyılın sözde enformasyon toplumu, belki de önceki yüzyılların tüm toplumlarından daha zayıf bir belleğe ve tarih bilgisine sahip. Sansür ya da bilgi manipülasyonu yüzünden değil; işittiklerimizi, gördüklerimizi ve okuduklarımızı seçmemize izin vermeyen bir haber bombardımanıyla karşı karşıya bırakıldığımız için.

O kadar çok haber var ki günlük yaşamımızda, adeta arka planda bir gürültü halini alıyor haberler.

Tıpkı hızlı besin, hızlı seks, hızlı kültür gibi hızlı haberler de, insanları artık ayrım yapamayan duyarsız bir toplum olmaya yöneltiyor.

Kitle iletişim araçlarının, gerek haberlerin dağıtımı gerekse içeriği açısından oynadığı rol, algılamayı derinleştirmek ve niteliğini yükseltmekten çok, haberlerin hızını ve niceliğini vurgulama doğrultusundadır.

Daha bir haberi anlayıp onu belirli bir bağlama oturtma fırsatını bulamadan bir sonraki haberle karşılaşıyoruz. O haber de anında yok olup yerine başkasına bırakıyor.

1986 yılında, henüz değişimin başlangıcında olan medyayı, psikolog ve yazar Gündüz Vassaf yukarıdaki satırlarla irdeliyor.

Düşünün, o yılda Türkiye’de televizyon dünyasına henüz tek bir kanal hakim ve haberleşme sektörü ağırlıklı olarak gazetelerin egemenliğinde.

Bugün ise artık bu fikirlere katılmayan yoktur sanırım.

 

Araştırmalar da bu gerçeğin altını yeterince çiziyor...

California Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma, bugün insanların 1986 yılına -Vassaf’ın medyayı acımasızca sorguladığı yıla- oranla günde 5 kat daha fazla bilgi aldığını ortaya koydu.

Oluşturdukları birtakım formüller sayesinde insanların bir günde ne kadar bilgi alıp, ne kadar bilgi gönderdiklerini hesaplayan bilim adamları, insanların 5 kat daha fazla bilgi paylaşmaya başladıklarını kaydetti.

Araştırmanın başında bulunan Dr. Martin Hilbert’e göre, insanlar bundan 100 yıl önce ömürleri boyunca 50 kitaplık bilgi alıyorlardı. Oysa bugün sadece bir günde, 174 gazeteye denk bilgi elde edebiliyorlar.

Vassaf’ın yorumlarına geri dönecek olursak…

Haber ve bilgiye boğulmuş rafine totaliter toplum, tarihi silen bir toplumdur. Her şey sanki buz üzerine yazılmış yazı gibidir. Geriye dönük bir düşünme tarzı, neredeyse olanaksızdır. Çünkü biz daha algılayamadan haber kaynağı çabucak ortadan kaybolur.

Durmadan yeni haber ve bilgilerle tıka basa “beslendiğimiz” için, daha önce verileni anımsama (hazmetme) fırsatımız çok azdır.

Haberleri anlık koşulların bağlamı içinde değerlendirir; ne kadar aktif, ne kadar edilgen olduğunun ayırdına varamadığımız kararlar alır, güne hakim olduğumuzu düşünürüz.

Bu koşullar, psikolojik açıdan öylesine anlıktır ki, herhangi bir ülkede yapılan askeri darbeyi, dünya düzeni bağlamı içinde ya da o ülkenin geçmişi içinde bile değerlendiremeyiz. Darbe haberini, ondan önce gelen haberle, onu izleyen reklamın anlık bağlamı içerisinde algılayıp, o anlık duruma uyum sağlarız.

Böylece, ne tarihsel değerlendirme hissimiz kalır ne de muhakeme duygumuz…

 

twitter.com/halefrvayis

Yorumlar

Yorumunuz alındı!

Yorumunuz başarıyla kaydedilmiştir ve onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

İsim gerekli!

Mesajınızı yazınız!

Henüz yorum yapılmamıştır.