Halef R. VAYIS
08.05.2024 12:59Medya takibine ilgi ne zaman ve nasıl başladı?
419 yıl önce yayımlanmış ilk gazete.
Johann Carolus, 1605 yılında, Strasburg Belediye Meclisi’nden “Tarihin nezih ve ilginç izafiyeti“ adlı yazısını resmi olarak basabilmesi için izin istediğinde, gazetecilik tarihinin babası olacağını bilmiyordu.
Carolus, o zamanlar gezginlerden toparladığı haberleri, eliyle eski kağıt parçalarına yazıyordu.
İlk gazetelerdeki haberler, dönemin bölge dışı olaylarını yansıtıyordu. Akdeniz sularında yaşanan korsan saldırılarından, dürbünün icadına kadar birçok haber, bu gazeteler sayesinde yayıldı.
Dünyada ve etrafında olanları öğrenme; öğrendiklerini ve düşündüklerini başkalarına duyurma ihtiyacı, gazeteyi tam anlamıyla hayatın vazgeçilmesi yaptı. İnsan doğasındaki bu ihtiyaç, zaman içinde radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarının gelişmesini ve yaşamın her alanına girmesini sağladı.
Merak ve girişimciliğin yarattığı sonuç…
Medyayı takip etme, ölçme ve değerlendirme ihtiyacının doğması ise gazetenin gerçek anlamda ortaya çıktığı 17.yüzyıldan sonra, yaklaşık iki asır daha bekledi.
Rus asıllı girişimci Henry Romeike, fitilini yaktığı sektörün doğuş hikayesini şöyle anlatır:
“1879 yılında Paris’te dolaşırken, bir kadının bir adama 10 adet kadar gazete verdiğini ve adamın, bu gazetelere karşılık olarak 10 Frank ödediğini gördüm. Adamın para üstü almasını beklerken, almadığını fark ettim ve şaşırdım.
Nedenini öğrenmek için kadına yaklaşıp sordum. Kadının dediğine göre, gazeteleri yüksek rakama satın alan adam sanatçıydı ve bir sergide tablosu bulunuyordu. Sanatçı, Paris’te yayımlanan gazetelerde, tablosuyla ilgili çıkan tüm haber ve yorumları merak ediyor; bu nedenle gazeteleri kendisi için okuyan ve bir köşeye ayıran bu kadından, gazeteleri daha yüksek fiyatla satın alıyordu. İşte şahit olduğum bu olay, beni harekete geçirdi. Londra’ya döndükten yaklaşık iki yıl sonra,1881 yılında, fikirlerime inanan Edward Curtice ile birlikte kupür ofisini kurdum.”
Romeike’nin müşterileri arasında Bernard Shaw, Oscar Wilde, Thomas Edison gibi ünlülerin yanı sıra Osmanlı Devleti de vardı.
1920 yılında reklamlarında kullandığı slogan ise “Basılmışsa Buluruz” (If it’s in the papers we get it out) idi.
“O vakitler kaç gazete ya da dergi vardı ki, insanlar basını takip ettirsinler” diyenler için söyleyeyim:
Romeike’nin şirketi, 1920’li yıllarda tam 3.000 gazete ve 1.000 dergiyi raporluyor ve kupür servisi yapıyordu…
Ülkemizde medya takibi ve ölçümlemesine giden yol...
1990’lı yıllara gelene dek ülkemizde medya takibi ve ölçümlemesine olan talep yeterince gelişemedi ve birkaç büyük yabancı ve Türk şirketin dışına taşamadı.
Basında sıkça yer alan şahıslar ise (dönemin yeşilçam oyuncuları, ses sanatçıları vs.), narsist duygularla veya hatıra olsun diye kendileriyle ilgili gazete kupürlerini kesip saklıyorlardı.
Halkla ilişkiler, basın danışmanlığı gibi iletişimi yönetmeye yönelik faaliyetler, 1980’li yıllara kadar sadece Shell, BP gibi bazı yabancı şirketler ile Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi büyük Türk şirketlerinin ilgi alanında kaldı.
Doksanlı yıllarla birlikte, başta TV’ler olmak üzere yayıncıkta bir patlama yaşanmaya başladı. Yayın hayatına 1990 yılında Magic box adı ile başlayan Star TV’nin ardından (ilk iki yıl Almanya’dan yayın yaptı); 1992 ve 93 yıllarında Teleon, HBB, Kanal 6, Flash TV, Show TV, ATV, STV, Cine 5, Kanal D gibi özel TV’ler, birbiri ardına yaşantımıza girdi.
Sayıları her geçen gün artan TV kanalları, radyolar, gazeteler, gelişen dergicilik ve 2000’li yılların başlamasıyla çoğalan medya siteleri, ölçümlemenin önem skalasını hızla yukarıya doğru taşıdı.
Dijital ve sosyal medyanın eni konu hayatımıza girmesiyle de, medya takibi ve ölçümlemesi ivme kazandı.
Günümüzde, özel şirketlerden kamu kurumlarına, siyasetçilerden iş adamlarına, sanatçıdan sporcuya, medyayı pazarlama iletişiminin bir aracı ve bilgi kaynağı olarak gören ve kullanan herkes, medya takibine ihtiyaç duyar.
İş dünyasının iletişimine yön veren PR şirketleri ve iletişim danışmanları ise yaptıkları çalışmaları, medya ölçüm raporlarıyla denetler.
Çünkü ölçme, değerlendirebilme fırsatı tanır. Neyin doğru olduğunu veya olmadığını görmek anlamına gelir. Böylece düzeltme ve geliştirme şansını yakalarsınız.
Ölçüm sonuçları, motivasyon sağlayabilir ya da yeni tercihler oluşturabilir...
En değerli madenlerden altın ve elmas bile, ayarı veya karatı ölçüsünde kıymet kazanmıyor mu?
Yorumlar
Yorumunuz alındı!
Yorumunuz başarıyla kaydedilmiştir ve onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.